Kayıtlar

Kasım, 2005 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İkinci Maç - Oyuna bir çelme (2)

Resim
Son yazımda , 12 Kasım 2005'te Bern'de oynanan maçı ve bu maçın ardından yaşananları, biraz "iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına" hissiyatıyla, biraz da 16 Kasım'da İstanbul'da oynanacak ikinci maça dönük projeksiyonları bağlamında, ele almaya çalışmıştım. Kaldığımız yerden devam edelim. İlk maçı takip eden günler içerisinde, Türkiye cenahında, anahatları; peyderpey tansiyonu yükseltmek, "göze göz, dişe diş" düsturuna müracaat ederek toplumun intikamcı duygularını harekete geçirmek, böylece bir yandan ateşli bir taraftar baskısına zemin hazırlayıp diğer yandan da rakibin gözünü korkutmak şeklinde belirlenmiş bir stratejinin tedavüle sokulduğunu gördük. Bu, Türkiye için yeni sayılmayacak bir taktikti. 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası grup eleme maçları kapsamında, 2 Nisan 2003'te Sunderland'de karşılaştığımız İngiltere'ye yenildikten sonra, Türkiye, 11 Ekim 2003'te İstanbul'da İngiltere'yi ağırlayacağımız rövanş maçı öncesinde, b

Stat Dışı Bir Maç Analizi (1)

Resim
2005 Ekim ayı başında, Almanya'da 2006 yazında oynanacak olan dünya kupasına katılacak son 5 takımı belirleyen kura çekimi sonunda, Türkiye milli takımı, İsviçre ile 12 Kasım 2005'te deplasmanda ve 16 Kasım 2005'te kendi sahasında, iki baraj maçı oynamak üzere eşleştiğinde, Türkiye'nin böylesine utanç verici bir duruma düşebileceği, aklımızın ucundan bile geçmiyordu. Gerçi, ana lisanı şiddet olan, en ufak bir tahrik karşısında kendini kaybeden ve bu andan sonra gözü kararıp sağa sola şuursuzca saldıran, her şey olup bittikten sonra da yaptıklarını tahrik oluşuyla meşrulaştırmaya çalışan Türkiye toplumunun, gerek futbol alanında gerekse hayatın diğer alanlarında defalarca tanık olduğumuz, mütecaviz karakterini unutmuş değildik. Ama İsviçre ile alıp veremediğimiz bir şey olmadığı için, işin bu raddeye varmasını da beklemiyorduk haliyle. 12 Kasım'da Bern'de, maça gidenlerden öğrendiğimiz kadarıyla, stada gelinceye dek, her şey yolundaydı. Milli takım kafilesi günle

Türkiye'nin Depremle Olan İmtihanı (1)

Resim
Anadolu anakarası, girintili-çıkıntılı Ege ve Akdeniz kıyılarından ve özellikle hareketliliğiyle dünya çapında nam salmış Kuzey Anadolu Fay (KAF) hattından da anlaşılabileceği gibi, yüzyıllardır süregelen ciddi yer hareketlerinden muzdarip, bir anlamda şanssız bir yarımada. Üzerinde yaşayan insanların tecrübe etmek zorunda kaldıkları büyük depremlere ve bilimadamlarının kapsamlı çalışmalarına rağmen, Türkiye toplumu, bir deprem ülkesinde yaşadığını ve buna göre yaşamını düzenlemesi gerektiğini, ne yazık ki ancak 1999 Gölcük depreminden sonra farkedebildi. Bu -gecikmeli- farkına varma ve kabullenme hali, bu depremin geniş ve nüfus yoğunluğu fazla olan bir alanı yıkıcı bir şekilde vurmuş olması kadar, depremin, Türkiye ekonomisinin candamarı sayılan ve bu ayrıcalığından ötürü, medyada yer tutma açısından, her zaman Türkiye'nin diğer bölgelerine oranla alenen kayırılagelmiş olan Marmara Bölgesi'ni, bilimadamları açısından sürpriz sayılmayan, ancak deprem dersine yüz vermeyen toplu

Müzmin Bütünleme Dersimiz: Tarih

Resim
Tarih, sosyal bilimler arasında, benim için çok özel bir konuma sahip olan bir bilim dalı. Yıllarca, her Türkiye'li genç gibi, Türk Milli Eğitim sisteminin cenderesinde kalmış bir insan olarak, ortaöğrenimim sona erdiğinde, "tarihle bir daha işim olmaz" demem beklenirdi herhalde. Ancak, tersine; bu eğitim sisteminin ezberci, dünya tarihinden koparılmış ve yanlı resmi tarih kalıplarının, üzerimde, tarihe büyük bir merakla ve hevesle yönelmek gibi kışkırtıcı bir yan etkisi oldu. Maalesef, bu cendere, her bünye üzerinde aynı etkiyi yaratmıyor. Nitekim, tarih, 21. yüzyıl Türkiye toplumunun en sorunlu olduğu alanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Kalabalık ve genç bir nüfusa sahip bir ülkede yaşıyoruz, ama aynı zamanda bir kitabın herhangi bir baskısının 1000 adetle sınırlı olduğu, keza, en çok satılan gazetenin, zorlama promosyonlarla bile, 1 milyonluk bir tiraja erişemediği bir ülke burası. Hatta, hala okuma-yazma kursları düzenleyerek, buradan mezun olan yaşlı başlı insa

Bir İyelik Sorunu

Resim
Göçebe bir kültürden geldiğimizden midir bilinmez, yaşadığımız çevreyi sahiplenmekte ciddi güçlükler çekiyoruz. Bu güçlükler çeşitli şekillerde kendini gösteriyor. Örneğin, üzerinde yüzyıllardır yaşadığımız topraklarda, geçmişten miras kalan değerli yapıları restore ederken özensiz davranıyoruz; Side'deki antik kent kalıntılarının içerisine betonarme sütunlar sokuşturmakta herhangi bir sakınca görmüyoruz. Ya da Sümela Manastırı'nda olduğu gibi, bloklar halinde mozaiklerin sökülüp kaçırılmasına göz yumuyoruz. Hatta manastırın içini kaplayan kesif sidik kokusundan da anlaşılacağı üzre, asgari bir bakımı bile çok görüyoruz bu özel mekanlara. Bu değerleri sahiplenmediğimiz için, bu mirası korumak gibi bir kaygımız olamıyor, dolayısıyla, bu mirasın başına gelenler de bizi pek ilgilendirmiyor. 6-7 eylül olaylarını anmak amacıyla, daha birkaç ay önce, İstanbul Beyoğlu'nda açılan serginin fiili saldırıya uğrayışı gözümün önüne geliyor da, belki de Türkiye insanının bu konudaki hale

Plaza - Son sözler... (4)

Resim
Bir süredir kurcaladığım plaza konusuna bir nokta koymaya geldi sıra. Son olarak, plazadan içeri bir adım atmış ve ilk izlenimlerimi aktarmaya çalışmıştım. Dedektördü, turnikeydi derken bütün engelleri aştıktan sonra içeriye sızmayı başardığınızda, plaza hayatının, aslında modern kapitalist toplumun her gün tekrarladığı bir iş ritüelinden başka bir şey olmadığını gözlemliyorsunuz. Büyük şehirlerde her sabah görmeyi kanıksadığımız yoğun araç trafiği, bir müddet sonra, plazalara akın eden insanların turnike önlerinde oluşturduğu kuyruklara dönüşerek ortadan kayboluyor. Uzayıp giden turnike kuyruğu ise, bu engeli aşan insanların bu kez de tıpış tıpış asansör sırasına girmesiyle, turnike ardına taşınarak sürüyor. Asansörler yardımıyla katlarına dağılan plaza çalışanlarının yerlerine oturmasıyla birlikte, ritüelin sabah faslı nihayete ermiş oluyor. Bu işleyiş, özellikle çalışanların üzerlerindeki üniformamsı takım elbiseleri de hatırlandığında, askeri bir intizam görüntüsü veriyor. Katlard